Haberler:

Türkiye'nin Elektronik ve Metal Dedektörlerini Buluşturan İlk Sitesi Teknoloji Ekibi'ne Hoş Geldiniz.

Ana Menü

Isparta da düşen uçak

Başlatan yeraltıcı, 01 Aralık 2007, 17:43:15

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

yeraltıcı

Öncelikle kazada ölen tüm kazazedelerin yakınlarına baş sağlığı dilerim..


Uçakta bulunan bilim adamlarımızın, önemli bir bilimsel çalışma içerisinde oldukları bazı gazetelerde yazmakta ve acaba sabotoj mı? diye kurgulanmaktadır.

Bu konu biraz irdelenmelimi acaba?

saygılar.
Linkback: Isparta da düşen uçak

Karadağ

bende öncelikle kazada ölenlerin yakınlarına baş sağlığı dilerim

yeraltıcının bahsettiği konu gerçekten önemli ama bu akşamda yeni bir gelişme oldu kazaan hemen sonra olay yerine varan sağlık ekipleri çalan ceptelefonları ile karşılaştıklarını söylediler buda acaba telefondan dolayımı oldu dedirten bir tablo oluşturdu
insanlar sizi eskisi gibi kullanmadıklarında değiştiğinizi söylerler...

Eğer bir aptala laf anlatmaya çalışırsan dışarıdan bakanlar iki aptalın sohbet ettiğini sanırlar.

Kamburlar ülkesinde sırtı düze sakat denir.

qwerty

bence insanlar son defa aramak istedi yakınlarını ondan açtılar telefonlarını düşüş nedeni bana  kalırsa sisten oldu.kaptan dağı fark  etmedi we çarptı  farkındaysanız dağın tepesine çakılmış uçak.yakınlarına baş sağlığı diliyorum

yeraltıcı

"Vor olarak adlandırılan hava limanındaki sinyal vericinin üzerine geldiğini bildiriyor."

Vor, adındaki bu cihaz hakkında bir bilgisi olan varmı acaba.


Belki paranoyakça bir iç güdü , ama dört mühendisimizin kuşkulu ölümlerinden sonra, bütün olasılıklar mümkün olabilir. Bir şey daha var, ki Vor adındaki sinyal verici tam olarak ne işe yarıyor? Üzerine geldiğini teyit ediyorsa, uçağın farklı bir bölgede işi ne?

Vor cihazı hakkında bilgisi olan arkadaşlar varmı?

saygılar...

yeraltıcı

#4
Düşen uçakla ilgili bu günkü haberlerde cep telefonlarının kapalı olduğu yazmakta, sanırım kafa bulandıryorlar. Gerçek düşüş sebebi bence Vor sistemiye alakalı. Yani, Vor sistemi tam olarak ne işe yarıyor?
Sanırım bir tür radyo dalgalarıyla çalışan yer tespit sistemi olmalı. Bu konuda bilgisi olan arkadaşlar varmı acaba? Saygılar....


Vor
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Git ve: kullan, ara
Yönü belirtmek için yerden yayınlanan sinyallerin faz karşılaştırmasını yapan bir hava seyrüsefer telsiz yardımcı cihazıdır ve aviyonik sistemler kategorisindedir. Bu terim "Very High Frequency Omnidirectional Radio Range" çok yüksek frekanslı tüm yönlere açık telsiz menzili kelimelerinin baş harflerinden oluşmuştur.


Çalışma Prensibi  [değiştir]108 - 118 MHz bant aralığında, 100 kHz'lik kanal adımları ile çalışır. Yer istasyonu 30 devir/saniyelik bir elektromanyetik örüntü yayar. bu sinyal hava aracındaki VOR alıcısında 30 Hz'lik bir sinüzoidal dalga üretir.

Yer istasyonu aynı zamanda uzaya tüm yönlerde 30 Hz'lik bir referans işareti üzerine FM modüleli bir sinyal yayını yapar. Sözü edilen iki 30 Hz'lik sinyal arasındaki faz farkı hava aracının yer istasyonuna göre açısını verir.

  Telekomünikasyon ile ilgili bu madde bir taslaktır. İçeriğini geliştirerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz.

"http://tr.wikipedia.org/wiki/Vor"'dan alındı
Sayfa kategorisi: Telekomünikasyon taslakları


Karadağ

az önce dinledim vor sistemini pilot kapatmış 4.5 dakika daha erken varabilmek için rotayı "kalkıştan itibaren" 13 km kaydırmış ve yüksekliği tam ayarlayamamış...

1.5 m daha yukarıda olsa kurtarıyormuş cenazelerin bazılarında çizik dahi yokmuş tamamı ile basınç değişikliği nedeni ile ölmüşler zaten kuyruk kopunca pilot iniş pozisyonu almış ama kurtaramamış...
insanlar sizi eskisi gibi kullanmadıklarında değiştiğinizi söylerler...

Eğer bir aptala laf anlatmaya çalışırsan dışarıdan bakanlar iki aptalın sohbet ettiğini sanırlar.

Kamburlar ülkesinde sırtı düze sakat denir.

yeraltıcı

Alıntı yapılan: Karadağ - 02 Aralık 2007, 18:22:58
az önce dinledim vor sistemini pilot kapatmış 4.5 dakika daha erken varabilmek için rotayı "kalkıştan itibaren" 13 km kaydırmış ve yüksekliği tam ayarlayamamış...

1.5 m daha yukarıda olsa kurtarıyormuş cenazelerin bazılarında çizik dahi yokmuş tamamı ile basınç değişikliği nedeni ile ölmüşler zaten kuyruk kopunca pilot iniş pozisyonu almış ama kurtaramamış...
Bende zaten bu vor sisteminden yola çıkarak kuşkulu bir kaza ihtimali üzerinde duruyorum. Mantıken düşünüldüğünde, gazetelerin yazdıklarına göre hava limanında radar yokmuş. Ayrıca, uçakların inişlerinde yardımcı olacak gelişmiş elektronik sistemlerden de yoksun bir hava limanı. O halde pilotlara geriye sadece Vor denilen ve radyo dalgalarıyla çalışan, yer tespit sistemi kalıyor. Sonuçta her iki pilot da deneyimli adamlardı. Ellerindeki tek yardımcı sistemi devre dışı bırakmaları için bölgeyi ezbere biliyor olmaları gerekli. Bir gazetede ise, kaptan pilotun ilk kez Süleyman Demirel hava limanına uçtuğunu yazıyordu. Bir pilot, hiç uçmadığı bir hava limanına inişe geçmeden önce elindeki tek yardımcı sistemi devre dışı bırakması biraz mantık dışı gibime geliyor. Yazılanlarda, gecenin karanlığında geriye sadece pilotlara gözleri kaldığı yazıyor.
Bütün bunları yan yana getirdiğimizde, bence bir çelişkiler yumağından ve yazılanların kafa karıştırmasından başka bir sonucu olmadığı açık.
O uçağı yerden müdahale edilebilmesi için en zayıf nokta, bence Vor denilen sistem. Ve yetersiz bir hava limanına uçan deneyimli bir pilot, elindeki tek yol göstericiyi Vor'u , hemde acemi olduğu bir hava limanına inerken niye kapatmış, akıl alacak gibi değil.

Müslim yavuz

şimdi herkez herkeze suç atar bu durmuda biri pilottan der biri hostes yada host tan veya uçak bakımzızlığından. sonuç olarak o uçak mezar oldu yolculara. ben bilet kontrolü noktasındaki kamera görüntülerini görünce bir an kendimi orada hissettim. çümki o piskolojiyi daha önce tatmışdım. o teneke içnde bişi yapamamak çok zor yaa wallahi ağlayacak kadar oldum. yakınlarına baş sağlığı diliyorum. 

yeraltıcı

#8
Ben bu düşün uçak hakkında küçük bir sabotaj öyküsü yazmaya karar verdim. Yeteri kadar bilgiye sahip olduğumda önce burada sonrada edebiyat sitelerinde yayınlamayı düşünüyorum. Ama sizlerin elektronik bilgilerinize ihtiyacım var. Ayrıca gelin bu öyküyü birlikte yazalım. Konusu şöyle olabilir.
Nükleer bilimsel çalışmalar içerisinde olan bir ekip var. Bazı uluslar arası güçler çalışmalarından rahatsızlık duyduklarından olacak ve ekibi ortadan kaldıracaklar.. Ama öyle sanatsal bir operasyon olmalı,ki eylemin sonucunca ekibin ortadan kaldırılmasını tamamen bir kaza olarak göstermeliler. Tabii ki operasyonun en önemli ayağı, elekronik yol gösterici cihazların yanlış bilgiler vermesi olacak. Başka türlüsü, yani gök yüzünde uçan bir hava aracını ancak yerden atılan bir füzeyle düş
ürülmesi mümkün olabileceği için, kaza olarak süslemeye geriye bir tek elektornik sistemleri kullanmak  kalıyor.
Vor denilen sistem bir elektronik yol gösterici olduğuna göre, öyküdeki en önemli konuda vor sistemini kapsayacak. Ayrıca in-bound olmak var. Pilotlar 35 derece açıda bir hava limanına nasıl in-bound olmuşlar?(in-bound olmak. Hava limanını 0 derecede tam karşılamak anlamına geliyor.) o muammayada şöyle bir senaryo ile yaklaşmak istiyorum:
Aslında in bound oldukları istikamet Burdur'un bir caddesi, (Uçağın enkazı Çukurören'in 1800 metre yüksekliğindeki türbe tepe mevkinde bulundu. İzledikleri rotaya bakıldığında hemen altlarında ardıçlı ve onunda gölü geçtikten sonra karşısında Burdur var. Öyle gözüküyor, ki kurgularsak in-bound oldukları istikamet Burdur'un bir caddesi diyebiliriz. Hikayemiz için düşen uçağın iniş rotasında bir cadde bulmalıyız. NOT;Elinde Burdur'un ayrıntılı bir şehir haritası olan varmı? bilgisayarımda bir sorun var galiba. Bir türlü Burdur hakkında ki sitelere giremiyorum.) Bir de sabotajçıların ellerinde Vor yer tespit cihazı oldukları var sayarsak, öyküyü gerçekliğe oturtmuş oluruz.

Devam edecek....

asenkron

kazada ölenlere allahtan rahmet yakınlarına bas saglıgı diliyorum.
müslimin yazıyı okudum tam aklımdan yeraltıcı bundan roman cıkarır diye düsünürken birde nre göreyim projesini anlatıyor.
vor calısmadı hatalı gösterdi ne olabilir derseniz.ıspartada yayın yapan radyoların harmonilerini incelemek gerekir.cünkü fm bandının hemen üstü havacılık frekans bantları kendini bilmez bir harmoni vor cihazını yanıltmıs pll yanlıs frekansa kilitlettiyse yükseklik verileri yanlıs olabilir.
tabii aynı zamanda ucaga yöneltilen böyle bir sinyalde sabote yapabilir.

Karadağ

yeraltıcı düşündüğünüz öykü çok sürükleyici olur gibime geliyor ama konu hakkında özellikle vor sistemi hakkında çok iyi bilgi gerekli ki ben bu sistemin öyle basitce yada tesadüfen deforme olabilecek ve yanlış bilgi iletecek bir sistem olmadığını düşünüyorum ki bu sistemin kullandığı modülasyon türü de frekans modülasyonumu burası dahi benim için hala muamma

bu dönem gördüğümüz derste pulse code modülation konularını gördük bu sistemler neredeyse %40 kayıpta bile hata yapmayan sistemler ki bu sistemler daha modülasyonun ilk konuları sayılır..

ayrıca vor yada uçak haberleşmesi ile ilgili ayrıntılı bilgiyi elde edebilirim bizim sınıfta 4 arkadaş halen t.h.y. de tamir bakımda çalışmakta ama en erken sınavlardan sonra yani 1 hafta sonra
insanlar sizi eskisi gibi kullanmadıklarında değiştiğinizi söylerler...

Eğer bir aptala laf anlatmaya çalışırsan dışarıdan bakanlar iki aptalın sohbet ettiğini sanırlar.

Kamburlar ülkesinde sırtı düze sakat denir.

yeraltıcı

Karadağ arkadaş öncelikle teşekkür ederim. Ben bu kazanın oluş sebebine baktığımda, yeterli teknolojiyle donatılmamış bir hava limanından kaynaklandığını sanıyorum. Zaten sabotaj olup olmadığını öğrenebileceğimizi de sanmıyorum. Ama sistemde açık varsa ve sabotaj olduysa, bazı batılı ülkelerin istihbarat örgütleri, operasyonlarını kaza gibi, veya üçüncü derecede neye ve nereye hizmet ettiğini bile bilmeyen insanları kullanmaktadırlar.   Bu yazacağımız anlatı bizim için çok zor olacak. Bunu şimdiden farkındayım. Ama kollektif bir çalışmayla hep birlikte okunmaya değer bir roman çıkarabiliriz. Aramızda bir iş birliği ve iş bölümü yapabiliriz. Mesela, Ben olaya operasyonu gerçekleştirenler açısından yaklaşmak istiyorum. Yani onların gözüyle yazmak. Ama uçakta kaybettiğimiz bilim ekibimizin açısındanda yazmamız gerekli. Yani romanı bir kaç sahnede yazabiliriz. Ben şöyle düşünüyorum,
1)Bilim ekibi ve çalışmaları, Milli istihbarat ve ulusal güçler.
2)Yabancı istihbarat örgütleri, ve Türkiyede eylemlerinin taseronluğunu yapacak olan kesimler.
Zaman önemli değil. Belki yazmak için biraz beklemek daha iyi olabilir. Yeni gelişmeler ve edinebileceğimiiz bilgiler, yazacaklarımızı daha gerçekçi bir zemine oturtabilir. Ben de bu anlatı üzerine aceleci yaklaşmak istemiyorum.
Saygılar sevgiler..Okulunda başarılar dilerim. Esenlikler

elaass

Alıntı yapılan: yeraltıcı - 02 Aralık 2007, 19:22:15
Alıntı yapılan: Karadağ - 02 Aralık 2007, 18:22:58
az önce dinledim vor sistemini pilot kapatmış 4.5 dakika daha erken varabilmek için rotayı "kalkıştan itibaren" 13 km kaydırmış ve yüksekliği tam ayarlayamamış...

1.5 m daha yukarıda olsa kurtarıyormuş cenazelerin bazılarında çizik dahi yokmuş tamamı ile basınç değişikliği nedeni ile ölmüşler zaten kuyruk kopunca pilot iniş pozisyonu almış ama kurtaramamış...
Bende zaten bu vor sisteminden yola çıkarak kuşkulu bir kaza ihtimali üzerinde duruyorum. Mantıken düşünüldüğünde, gazetelerin yazdıklarına göre hava limanında radar yokmuş. Ayrıca, uçakların inişlerinde yardımcı olacak gelişmiş elektronik sistemlerden de yoksun bir hava limanı. O halde pilotlara geriye sadece Vor denilen ve radyo dalgalarıyla çalışan, yer tespit sistemi kalıyor. Sonuçta her iki pilot da deneyimli adamlardı. Ellerindeki tek yardımcı sistemi devre dışı bırakmaları için bölgeyi ezbere biliyor olmaları gerekli. Bir gazetede ise, kaptan pilotun ilk kez Süleyman Demirel hava limanına uçtuğunu yazıyordu. Bir pilot, hiç uçmadığı bir hava limanına inişe geçmeden önce elindeki tek yardımcı sistemi devre dışı bırakması biraz mantık dışı gibime geliyor. Yazılanlarda, gecenin karanlığında geriye sadece pilotlara gözleri kaldığı yazıyor.
Bütün bunları yan yana getirdiğimizde, bence bir çelişkiler yumağından ve yazılanların kafa karıştırmasından başka bir sonucu olmadığı açık.
O uçağı yerden müdahale edilebilmesi için en zayıf nokta, bence Vor denilen sistem. Ve yetersiz bir hava limanına uçan deneyimli bir pilot, elindeki tek yol göstericiyi Vor'u , hemde acemi olduğu bir hava limanına inerken niye kapatmış, akıl alacak gibi değil.
Haklısınız
Uçakların va havaalnlarının güvenlik prosedürleri katı ve insiyatif kullanma hakkınız yok.
Teknik konudan yetersiz bir havaalanına sistemleri kapatarak inmeye çalışmak çok mantıksız.
Bence hiç bir pilot bu kadar riski göze alamaz ayrıca aldırmazlar.
yok 4 dk erken inmek için rotayı değiştirdi falan bence hikaye.
kargo şirketleri bile araçlarını uydudan takip ediyor.
atlas jet uçağının yerini bilmez mi? Uçağın bilgisayarıda mı yok irtifa ve rota kayıtlarını kontrol eden?
Bir iş var arkadaşlar

yeraltıcı

elaass arkadaş, dikkat ettiysen bir kaç günden beri gazeteler birbirinden ayrı farklı yorumlar getirmeye başladılar. Aslında bu olayın gerçekliğini asla açıklamayacaklardır. Bizler, sıradan vatandaşlar olarak sadece kendi aramızda bir fikir yürütebiliriz. Eğer biraz mantıklı yaklaşıldığında, bir kaç günden beri yetkililer bu kazayı açıklayabilmek için çok zorlanıyorlar. Bana bu kaza, yedi sekiz ay önce genel kurmay başkanımızın bir açıklamasını hatırlattı. "karanlık savaş"
:-\

elaass

Winston Churchill
Bu eleman 1900 lü yılların başında bu cümleleri kullanmış
'Türkiye 35 paund (mecazi olsa gerek) dur.Ne 36 paunda çıkmalı nede 34 paunda inmeli'
bir kitapta okumuştur hatırlayamıyorum.
Adamlar ellerinden geleni yapıyor be abi
Ne yükseliyoruz ne de düşüyoruz

Uykusuz

#15


http://haber.mynet.com/detail_news/?type=Actuel&id=X1196857086187&date=05Aralik2007

Toryum gerçekleri korkutuyor

Atlasjet'in Isparta'da düşen uçağı, Türkiye'nin çok az bilinmeyen bir zenginliğini ortaya çıkardı. Uçakta bulunan Fizik Profesörü Engin Arık, dünyanın gözünün üzerinde olduğu, Türkiye içinde çok önemli olan 'toryum' projesi üzerinde çalışıyordu. Doğuş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mithat Uysal, çok değerli fizikçilerin cenaze töreninde yaptığı konuşmada komplo imasında bulundu. Uysal, "Komplo teorilerinde gerçeklik payı var. ASELSAN'da üç mühendis gencin başına gelen olay ve sonucu hepimiz biliyoruz. Onlar Türkiye için çalışan, önemli proje gerçekleştirmek üzere olan mühendislerdi. Kaybettiğimiz 6 bilimi insanı da Türkiye için önemli bir proje için çalışıyorlardı" diye konuştu.



TÜRKİYE'NİN 120 TRİLYONLUK SERVETİ

Peki Toryum nedir kaç kişi bilir ki? Ama toryum, geleceğin enerji kaynağı. Nükleer santrallerinin en temiz yakıtı. Çevreye zararı yok. Ülkemiz ise dünyanın toryum zengini... Ama "servetin üstünde oturuyoruz ama haberimiz yok". İşte Prof Engin Arık'ın 120 trilyon dolarlık servetimiz hakkında söyledikleri...
Toryum... Tabiattaki 110 kadar elementten biri. Saflaştırıldığında alüminyum, çelik görünümünde olan toryum, geleceğin nükleer santrallerinde yakıt olarak kullanılacak. Konunun bizi ilgilendiren tarafı, araştırmalara göre dünya toryum rezervlerinin yarıdan fazlasının Türkiye'de olması. Türkiye'de Eskişehir, Sivrihisar, Beypazarı ve Kızılcaören'in yanısıra Malatya ve Sivas'ta da toryum izine rastlandı. Anadolu'da toryumun çıktığı yerde ot bitmediği söylenir.



SONSUZ ENERJİ KAYNAĞI
'Servetin üstünde oturuyoruz da haberimiz yok' hesabını yapan kişi, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Engin Arık. Türkiye'nin sayılı toryum uzmanlarından biri olan Prof. Arık, Türkiye'nin sahip olduğu düşünülen toryum rezervinin enerji üretimi açısından, 120 trilyon dolarlık petrole eşdeğer olduğunu söyledi. 120 trilyon dolar, ABD'nin 2001 yılı milli gelirinin 12 katına eşdeğer. Engin Arık, Türkiye için sonsuz bir enerji kaynağı anlamına gelen toryumun, Türkiye'ye bir servet kazandırabileceğine de dikkat çekiyor. Arık, "Türkiye'nin 2005'e kadar toryumlu nükleer santral araştırması için 40-50 milyon dolara ihtiyacı var" diyor. 2006-2010 yılları arasında deneme reaktörü kurulması için ise 1 milyar dolarlık bir yatırım gerektiğinde ısrarlı. 100 bin kişiye iş imkanı...



TORYUM GERÇEKLERİ
* Toryum, Türkiye'deki enerji sorununu tamamen çözecek bir element. Çünkü Türkiye kendine ebediyen yetecek bir toryum rezervine sahip.
* Dünya toryum rezervi toplam bin 200 ton. Bunun 789 bin tonu Türkiye'de.
* Toryumun, yeni tip enerji üretiminde kullanılması nedeniyle 21. yüzyılın en stratejik elementleri arasında kabul ediliyor.
* Toryumun nükleer santrallarda uranyumun yerini alabileceği bundan yaklaşık 10 yıl önce kanıtlandı.
* Toryumun kesinlikle patlama tehlikesi yok. Yani, Çernobil gibi bir felaketin tekrarlanması olası değil.



* Toryum atıklarını radyoaktif olmayan elementlere dönüştürmek mümkün. Yani doğayla dost bir alternatif enerji kaynağı.
* Dünyada toryumla çalışan bir nükleer santral henüz yok. Sadece bir takım prototipler var. Avrupa'nın, toryumla çalışan ilk prototip nükleer santralini 2005'te tamamlaması bekleniyor.
* Protonun toryum çekirdeğiyle çarpıştırılması sonucu çok büyük enerji ortaya çıkar. Bu ısı enerjisi, elektrik enerjisine çevrilebileceği gibi büyük bir şehrin ısıtılmasında da kullanılabilir.

Mynet'ten alıntıdır.


yeraltıcı

 uykusuz arkadaş, bu zenginlikler galiba başımıza bela olacağa benzer. Bir şey daha duydum. Duydum diyorum çünkü, bana bunu anlatan şahsiyet, büyük şirketlerle yapmış olduğu işler vasıtasıyla en merkezindeki patronlarla içli dışlı olmuş biri. Ülkemiz sadece Toryum ve uranyum ile birlikte Bor zengini değil, aynı zamanda petrol denizinin üzerinde olduğu, yapılan araştırma kuyularıyla açıklanmasada biliniyor. Ben uzman değilim, ama kulağıma gelen kadarıyla safsata gibi görünsede aktarayım. ülkemiz coğrafyasında petrol 4000 metre derinlikte ve kaya tabakaları içerisinde çok koyu bir halde bulunmakta. Derin sondaj çalışmalarının maliyeti ve koyu haldeki petrolu sıvılaştırarak kuyulardan çıkarabilmek için, açılacak olan kuyulara çeşitli karbon gazları pompalanması gerektiğinden maliyet maliyet artıyormuş. Yıllar öncesinden tespit edilen şu ki; Eğer petrolün varil fiyatı 100 doların üzerine çıkarsa, dünya petrol ihtiyacının yarısını karşılayabilecek olan Türkiyedeki petrolün çıkarılmasının ekonomik olacağıdır. Bugün petrolun varil fiyatı 100 dolar civarında. Buraya her hangi bir belge koyamıyorum, duyduklarım sadece kulaktan şeyler. Öyle görünüyor, ki bu zenginlikler bize olan saldırıları daha da artıracağa benzer.

Uçak kazasından bu yana yetkililer olsun, gazeteler olsun, kazaya mantıklı bir açıklama getiremediler. Bu günkü gelişmeye bakıldığında, kara kutuların daha önceden Amerikaya gönderileceğinden bahsedilirken Almanyaya gönderildiği yazıyor. Beni asıl merak eden, kazaya nasıl bir senaryo bulacaklarıdır. Ama, gerçekler daima en iyi yalanlarda saklıdır.

Karadağ

butür alternatif enerjilerin daha bir süre(petrol bitene kadar) gündemden uzak tutulması için tüm petrol ülkeleri ellerinden geleni yapacaklardır
insanlar sizi eskisi gibi kullanmadıklarında değiştiğinizi söylerler...

Eğer bir aptala laf anlatmaya çalışırsan dışarıdan bakanlar iki aptalın sohbet ettiğini sanırlar.

Kamburlar ülkesinde sırtı düze sakat denir.

elaass

Alıntı yapılan: Karadağ - 06 Aralık 2007, 00:49:11
butür alternatif enerjilerin daha bir süre(petrol bitene kadar) gündemden uzak tutulması için tüm petrol ülkeleri ellerinden geleni yapacaklardır

Tutuyorlarda türk-kürt sünni-alevi ile uğraşıyoruz hala

Karadağ

Alıntı yapılan: elaass - 08 Aralık 2007, 11:13:57
Alıntı yapılan: Karadağ - 06 Aralık 2007, 00:49:11
butür alternatif enerjilerin daha bir süre(petrol bitene kadar) gündemden uzak tutulması için tüm petrol ülkeleri ellerinden geleni yapacaklardır

Tutuyorlarda türk-kürt sünni-alevi ile uğraşıyoruz hala


evet malesef uğraşıyoruz aslında bu birazda izim saflığımız ama olsun
insanlar sizi eskisi gibi kullanmadıklarında değiştiğinizi söylerler...

Eğer bir aptala laf anlatmaya çalışırsan dışarıdan bakanlar iki aptalın sohbet ettiğini sanırlar.

Kamburlar ülkesinde sırtı düze sakat denir.


Paylaş whatsappPaylaş facebookPaylaş linkedinPaylaş twitterPaylaş myspacePaylaş redditPaylaş diggPaylaş stumblePaylaş technoratiPaylaş delicious