,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, Bitirelim artık...kulaklarımızı fareler kemirmesin...zaten de kabak tadı verdi:
Dostça duygular içersinde vedalaşarak ayrıldık...Bir süre ilerledikten sonra ..........in ana asfaltına çıktık...dümdüz bir yol idi...şehre vardığımızda bir iki tur attıktan sonra kasabamızın yolunu tutarak yarı yorgun fakat mutlu olarak evlerimize vardık.
Allah razı olsun her birinden; o gün için, kendimi kabul ettirmişim herhalde, civar köylerden, kasabalardan sürekli müşterilerim olurdu...Her sayfası üç grup halinde olan fiş deftercikleri düzenlerdim... üzerlerinde ,müşteri adı, soy adı, köyü veya kasabasını belirtebileceğim bölümleri vardı...birini koçanda bırakır, birini cihaza takar, birini de kendilerine verirdim...ve altında da yazardı zaten ''muhafaza edin istenecektir'' diye...
.....Bir gün bu fişlerin koçanlarını inceliyorum; birde baktım ne görürsün; balık tutmıya gider iken dalaştığımız köy halkından bir sürü müşterilerim var... Hemen bir intikam hissi doğdu kafamda birden bire...eh, dedim, ''siz görürsünüz, işiniz elbette düşecektir yine bana''...ve kesin kararlıydım; mutlaka ve mutlaka başa kakacak ve buğuz edecektim...
.....Aradan çok zaman geçmedi... derken, bir gün o köyden, yanlarında cihazlarıyla iki müşteri çıkıp geldi...ha... öylemi... hadi bakalım, kozlar benim elimde şimdi...siz öyle yaparsınız ha... sizi gidi hiyanet şeyler sizi!... bunları söyledim mi zannediyorsunuz ? hayır , söylemedim...biraz kaba olsak da o kadar da küstah değiliz... meseleyi sitemle dile getirdim...ikisi de ellerime sarıldılar; ''aman ustam, vallahi seni tanımamışlardır.. sen gel, yeterki sen gel, sen bizim şeref misafirimiz olursun... hatta sen gel ki birlikte gidelim''... Baktım çok samimi idiler...Huyum kurusun; bir türlü kin tutamam ki zaten, hemencecik tava geldim...
Ama, bu olay köylerinde çok yankı bulmuş ; gelen, hep ezik geldi...
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: S O N :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::